Lorem Ipsum Dolor .......

Lorem ipsum lorem ipsum lorem ipsum lorem ipsum.......

Her Pazar 1i



Her Pazar 1i de bu hafta size benim favori yazarım Jean-Christophe Grange’dan bahsedeceğim. 1961 Fransa doğumlu olan Grange serbest gazeteci olarak çeşitli haber ajansları ve gazeteler için çalıştı, gezi-macera ve bilimsel röportajlar hazırladı, leyleklerin göçü üzerine hazırladığı yazı dizisinden esinlenen''le vol des cigognes''(leyleklerin uçuşu) adlı ilk romanı yayımlandı(1994) .

Fransa’da ilk ününe gazeteci kimliği ile ulaşan grange bu yönden bir gazeteci-araştırmacı olan stephen king’ e çok benzetildi. Ayrıca romanlarındaki kurguyla konularıyla Kendisi Avrupa’nın uzun yılladır aranan stephen king’i olarak lanse edildi.


Grange, Türkler ,Ortadoğu ve Asya konusunda oldukça bilgiye sahip ve kitaplarından anladığım kadarıyla bu kültürlere meraklı bir kişilik ayrıca kitaplardaki olaylar genellikle Ortadoğu ve Asya geçiyor.Romandaki karakterlerin özellikleri genellikle şiddete dönük karışık iç dünyaları vardır ailesi sapık, dayakçı veya psikopat olur yada kahraman ailesini kaybetmiş olurlar. Ayrıca kahramanlar garip kişiliklere sahip, yalnızlık içinde bir çocukluk geçirmiş oluyorlar. Sonra kitaplarında genellikle sanırım Fransa’nın verdiği bir etkiyle Afrika ve Afrika asıllı insanlara bağlanmış ve takıntılı olmuştur. Ayrıca Grange’ın patlayıcılara ve terörizme özel bir ilgisi olduğu açıktır bu ilgisi "taş meclisi" ve " leyleklerin uçuşunda" netçe gözükmüştür.

Polisiye gerilim sevenlerin Jean-Christophe Grange’ın romanlarını okumalarını tavsiye ederim. Cidden harika bir kurguya sahip romanlar piyasaya sürmektedir. Romanda ki cinayet sahneleri ve ölü tasvirleri oldukça başarılı, sıra dışı ve orijinaldir.

Jean-Christophe Grange'nin romanları

LEYLEKLERİN UÇUŞU:

Leyleklerin Uçuşu"nda yazar, Avrupa’dan Orta Afrika’ya kadar, her yıl düzenli olarak göç eden leyleklerin bu özelliğinden yararlanan uluslararası bir şebekenin faaliyetlerini anlatıyor. Grangé’nin korku labirentinin bir yanında dünyanın en sıkı denetlenen elmas madenlerinden yapılan kaçakçılık, diğer yanında da kalpleri çalınmış cesetler duruyor.
"Leyleklerin Uçuşu"nda okuyucu, adrenalin hapı yutmuş gibi, kitabın ilk sayfalarda tutulduğu heyecan fırtınasından, sonuna kadar kurtulamıyor.

TAŞ MECLİSİ:

Jean-Christophe Grangé’nin ikinci romanı olan "Taş Meclisi", tesadüfî bir trafik kazasıyla birlikte gelişir. Hayvanların, özellikle de yırtıcı hayvanların doğal çevrelerindeki davranışlarını inceleyen ve şaolin boksu meraklısı olan Diana Thiberge, genç kızlık dönemini karartan korkunç bir dramı yaşadığından beri hiçbir erkeği öpmemiştir. Bu demir karakterli genç kadın, küçük Lu-Sian'ı evlat edindikten sonra, korkunç deneylerin yaşamında iz bırakacağını aklına bile getirmez. Paris'e dönüşlerinin hemen ardından, Diana ve Asya kökenli oğlu korkunç bir trafik kazası geçirirler. Ama bu kazada bir cinayet teşebbüsünü hatırlatan her şey vardır. Ölümün eşiğindeki küçük Lucien, Berlin'den gelen esrarengiz bir doktor tarafından kurtarılır. İşte burada sorular ortaya çıkar: bu doktora kim haber vermiştir? Hastayı nasıl ve neden kurtarmıştır?
Soruların cevabını bulma serüveni, parapsikolojiden Şamanizme varan inançlar yumağını çözdükçe karmaşıklaşır. Paris’te başlayan arayış, Sibirya’nın derinliklerine kadar uzanır. Ve tabiî korku ve gerilim de...

KIZIL NEHİRLER:

"Kızıl Nehirler", ''Çocukluğumdan beri korkutucu hikâyeleri, korku filmlerini, bilinmeyenin verdiği endişeyi hep sevmişimdir" diyen Jean-Christophe Grangé'nin yazarlık yaşamındaki ikinci romanı. Mathieu Kassovitz tarafından filme çekilen ve başrollerinde Jean Reno ve Vincent Kessel’in oynadığı "Kızıl Nehirler", birbirini tamamlayan, iki gözü pek polisin son derece karanlık ve karmaşık bir cinayeti çözme çabasını anlatır. Küçük bir Fransız kasabasında meydana gelen bir cinayet, roman kahramanı iki polisin merakını körükler. Sonuçta kökü eskilere uzanan bir gizli örgüt çıkacaktır ortaya ve hiçbir şeyin tesadüf olmadığı gözler önüne serilir. "Kızıl Nehirler", yazarın ustalıkla sağladığı soluk kesici tempo ve usta işi karakter tahlilleri, best-seller türüne dudak büken Avrupalı okuru derinden etkilemiştir.

KURTLAR İMPARATORLUĞU:

Kurtlar İmparatorluğu”nda Fransa ile Türkiye arasında gerilimli bir hat kuruluyor. Jean-Christophe Grangé, her zamanki gibi etkileyici bir atmosfer yaratıyor, kahramanlarına inandırıcı roller biçiyor ve okuyucuyu soluksuz bırakacak bir serüvene tanık ediyor. Seri cinayetler, uyuşturucu kaçakçılığı, Strasbourg-Saint-Denis’deki küçük Türkiye, Fransız polisindeki iç hesaplaşmalar, tıbbın karanlık amaçlara alet edilmesi... Okuyucu kendini böyle gerilimli bir dünyanın içinde buluyor. Heyecan dozu son sayfaya kadar hiç düşmeyen bir roman

SİYAH KAN:

Siyah Kan".Yazarın bir yıl gibi kısa bir sürede kaleme aldığı kitap serbest dalış şampiyonu bir katil ile eski paparazzi, kötülük fikrine ve kaynağına takıntılı bir gazeteciyi karşı karşıya getiriyor. Katil hapiste… Ama daha önce Kamboçya, Tayland, Malezya’da kan dökmüş. Kadınların kanı… Gazetecinin onunla temasa geçmek için oynadığı oyun romanın temelini oluşturuyor. Ama katil bu yemi bir süre sonra yutmuyor. İşte gerçek heyecan da orada başlıyor. Kim av, kim avcı, birbirine karışıyor. Grangé hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak bir roman "Siyah Kan". Paris’ten Asya’ya doğru deliliğin sınırında bir yolculuk… Dört yüz küsur sayfalık gerilimli bir kâbus… Çok çekici… Yazarın ustalığı kendini bir kez daha çarpıcı bir şekilde gösteriyor. "Siyah Kan"ı okurken kötülüğün ve kötülerin dünyasına doğru nefes nefese bir koşu tutturduğunuzu fark ediyorsunuz. Bu çılgınca koşuya karşı koymak imkansız!

ZENER'İN LANETİ:

Yer: Paris. Yıl: 1968. Henüz Mayıs Olayları başlamamış. Öngörü yeteneği olan genç bir kadın, parapsikoloji alanında uzman bir profesöre yakınlaşmanın yollarını arar ve bulur. Sonunda onun deneği olmuştur. Ancak çalışmalar sonucunda gördüğü kâbuslar onu şüphelendirir. Profesörü ve onun Zener projesi adını verdiği çalışmalarını araştırmaya başlar. Denek olarak kullanılan tek insan olduğunu fark eder. Bu çalışma aslında farelerle yapılmaktadır. Gizem işte bu noktadan itibaren çözülmeye başlayacak, heyecanın dozu da artacaktır. "Zener’in Laneti" ilk cildi "Sibylle"le okuyucularıyla buluşuyor. Gerilim edebiyatının ustası Jean-Christopher Grangé’nin kaleminden çıkan kitabı, ünlü çizgi romanların yaratıcısı Phillippe Adamov resimlemiş. Çizgi roman severler Doğan Kitap’ın bu yeni dizisiyle keyifli anlar yaşayacaklar

ŞEYTAN YEMİNİ:

Grangé, farklı bir bakış açısıyla kaleme aldığı "Kötülüğün Kaynağı" üst başlıklı üçlemesinin ikinci kitabı şeytan Yemini’nde soluk soluğa okunan şeytani bir kara kitap yazdı.
Polisiye gerilim gibi başlasa da insanın tüylerini ürperten metafizik unsurlar romanda öylesine güzel harmanlanmış ki tüm insanlığın ortak sorgulamaları olan iyilik, kötülük, şeytan, inanç, satanizm, din, arkadaşlık ve ölüm konularındaki zayıflıklarımız öylesine ince yerlerinden yakalanmış ki soluksuz bir okuma vaat ediyor.
Ölüm yolundan geri dönmeyi başaranlar deneyimlerinde hep aynı verileri anlatırlar. Uzun karanlık bir yol ve ucunda görünen parlak bir ışık.Ya o yolun sonunda parlak bir ışık yoksa?..
Öldükten sonra geri dönenler hep iyilikleri mi beraberlerinde getirirler?..
Ölüme Yakın Deneyim "diğer taraf"tan dünyaya neler taşır?..
Araf’a yapılan yolculuktan herkes eskisi gibi mi döner?..
Araf yolcularını dünyaya kim, hangi şartla yolcu eder?..
Grangé nefes kesen sayfaların arasına metafizik ürpertilerin yanı sıra entomolojiyi, tıbbi, farmakolojiyi, böcekbilimi, kısaca bilimi yerleştirmekle, gerilim kadar gerçeklik ve mantık dengesinde de mükemmeli yakalamış

Dip not : jean christophe grange'nin üç romanı sinemaya uyarlandı. Fakat filimler kitaplardan oldukça kopuk ve başarısızdır bulmaktayım.

0 yorum:

Yorum Gönder